Untitled Page
ÇANKIRI VE İLÇELERİ KÜLTÜREL TANITIM SİTESİ

   
  Çankırı ve İlçeleri Kültürel Web Tanıtım Sitesi
  Çankırı Tarihi
 

ÇANKIRI TARİHİ

 

İlin merkezi olan Çankırı kenti, Kızılırmak'ın kolları Acıçay ile Tatlıçay'ın birleştiği yerde kurulmuştur. Deniz yüzeyinden 700-800m yüksekliktedir. Çankırı çok eskiden bir kale kentiydi. Kent, sonraları sırtını kaleye dayayarak, güneye doğru yayıldı. Günümüzde, Tatlıçay'ın her iki yakasına serpilmiş durumdadır. Kalenin eteklerindeki mahalleler, kentin çekirdeğini oluşturur. Bu mahalleler dar sokaklıdır. Kentin yeni kesimleri ise, daha modern görünüşlüdür.

Çankırı'nın adı, Batılı kimi gezginler tarafından "Çangırı" ya da "Çengiri" biçiminde yazılmıştır. Kent eski GANGRA adlı kentin yerinde kurulmuştur. Önceleri Paphlagonia'ya bağlıydı. Sonra Pontos devletine, ardından da Galatia'ya bağlandı. Galatia hükümdarı Deiotarus, Gangra'yı merkez yaptı. M.Ö.25'te Roma imparatorluğunun topraklarına katılan yöre, Bizanslılar zamanında bir ara sürgün yeri idi. Kimi kaynaklarda anılan Germanikopolis kentinin Gangra olduğu sanılıyor. Emeviler zamanında İslam orduları birkaç kez saldırdılarsa da bu kaleyi ele geçiremediler.

Çankırı ve çevresi 1071 Malazgirt zaferinden sonra Danışmendoğullarınca ele geçirildi.

Selçukluların Malatya'da tutsak edilip Niksar kalesine kapattıkları Antakya hükümdarı Bohemond'u kurtarmak için 1101'de İstanbul'dan yola çıkan Raymond de Toulouse komutasındaki Haçlı ordusu Ankara'yı aldıktan sonra Çankırı'ya yöneldiyse de kaleye giremediler. Amasya yakınlarında Selçuklu ordusuyla karşı karşıya gelen Haçlı Ordusu, bozguna uğradı. 1134'te Bizans imparatoru Ioannes Komnenos şiddetli çarpışmalardan sonra kaleyi ele geçirebildiyse de, o döndükten sonra Danışmendliler kenti geri aldılar. Daha sonra yöreye Selçuklular egemen oldular. Murad I. zamanında Çankırı ve çevresi Osmanlı topraklarına katıldı. Timur 1402'de Çankırı'yı eski sahiplerine verdiyse de 1439'da Mehmet I. geri aldı.

Osmanlı döneminde yönetim bakımından anadolu eyaletine bağlı bir livanın merkezi olan Çankırı, Cumhuriyetin ilanından önce Kastamonu vilayetine bağlı bir sancağın merkezi idi. Kurtuluş savaşı sırasında İnebolu üzerinden İstanbul'dan Ankara'ya yapılan malzeme ve insan naklinde Çankırı önemli bir aracı merkez rolünü oynamıştır. Cumhuriyet döneminde il merkezi haline getirilmiştir.

19.yüzyılın sonunda yaklaşık 16 bin olduğu tahmin edilen nüfusunu, Cumhuriyetin ilk yıllarında 10 binin altına düştüğü görüldü. (1927'de 8.847). Ancak 1940'da 10 bini yeniden aşabilen (10.235) nüfus 1970'te 25 bini geçti (26.124). 1990'da da 45.496'ya ulaştı.

Çankırı'nın 1530 yılına ait tarihi haritasını görmek isteyenler


TARİH

Son yıllarda özellikle merkeze bağlı Çorakyerleri (Elekçiardı) mevkiinde yapılan araştırma ve kazılarda tarih öncesi döneme ait fosillerin bulunduğu Çankırı’nın, yazılı tarih öncesi dönemi hala karanlıktır. Buna rağmen bölgenin ilk halkının, Hattiler, Luviler ve Arzavalilar gibi Küçük Asya halkları olduğu bilinmektedir.

ÇEŞİTLİ EGEMENLİKLER

İlk Yerleşimler Ve Yazılı Tarihin Başlangıcı
Tarihçiler, İ.Ö. 2000’lerde Mezopotamya’dan Anadolu’ya mal satmak üzere gelen Asur tüccarlarının Mısır ve Mezopotamya’da, İ.Ö. 3200’lerden beri bilinen “yazı”yı getirdiklerini, bu tarihin aynı zamanda Anadolu için yazılı tarihin başlangıcı olduğunu kabul etmektedirler.
Özellikle Kültepe ve Kayseri’de bulunan bazı kil tabletlerinden bu dönemde, Anadolu’da yaşayan halklarla ilgili önemli veriler elde etmek mümkündür. Kiltepe tabletleri ya da Kapadokya tabletleri olarak bilinen bu tabletler üzerinde yapılan dil çözümleme çalışmalarında, Orta Anadolu’daki bazı yer ve kişi adlarına rastlanmıştır. Örneğin, bu tabletlerde, sonradan Protohatti olarak adlandırılan, Hatti dili ile konuşan ve bu bölgede yaşayan bir etnik grup olduğu kaydedilmektedir. Hattiler’in nereden ve ne zaman geldikleri kesin olarak bilinmemekle beraber, eldeki verilerden, bu dönemde ve bu yörelerde yaşadıkları ortaya çıkmaktadır. Aynı tabletten, Hattiler’in Orta Anadolu’da Kızılırmak yöresinde (Marassantiya), bir başka topluluk olan Hurriler’in, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, Luviler’in ise, Güney ve Güneybatı Anadolu yöresine yerleştikleri anlaşılmaktadır.

Anadolu’daki İlk Kent Devletleri
İ.Ö. 3000’lerde başlayan ilk Tunç Çağı’nın bitimi ile Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde, ticari ilişkilerin gelişmesi sonucu artan ekonomik gücün etkisiyle Anadolu’da bir takım kent devletleri ortaya çıkmıştı. Prenslikle yönetilen söz konusu kent devletlerinin yerleşim alanları kuzeyden Pontus bölgesiyle, Tuz Gölü’nün güneyi ve Kızılırmak yayıyla sınırlanmaktaydı. Asur tüccarlarının Anadolu’daki kolonileri, kent devletlerinin bu kolonileri, kent devletlerinin çevresinde oluşmasına yol açtı. Asur tabletlerinde sayıları yaklaşık 10’u bulan kent devletlerinin en önemlisi ise Zalpa, Hattuş ve Kaniş’di.

Bir bey ya da prens başkanlığındaki kurullarca yönetilen kent devletlerinin bu yönetim biçimleri, daha sonraları birkaç kent devletinin birleşerek kurduğu kentler birliği yönetim biçimine dönüştü. Bu nedenle egemenliği altında toplanılan bey kral unvanını aldı. Son Tunç Çağı'nın başlangıcı da Anadolu’daki bu küçük kent devletlerinin bir krallık yönetimi altında birleşmeye başladığı dönemdir. İ.Ö. 1800’lerde Kussara Kralı Anita, Hattuş ve Nesa (Kaniş) kentlerini ele geçirerek Orta Anadolu’da egemenliğini kurmaya başladı.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol